Lüks Villada Seks! (4) (Tahsin 38 Y., Samsun)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Yatak odaları evin en büyük odasıydı. Sadece yatak ve gardırop yoktu içerde. Bahçeye bakan camın önünde iki tane küçük tekli koltuk, ortalarında da bir sehpa vardı. Yatağın yan tarafında ise yatak olabilen ikili bir koltuk duruyordu. Odanın arka tarafında küçük bir giyinme odası ile büyük bir banyo vardı ayrıca. Büyük banyoda hem duşakabin hem de jakuzili bir küvet vardı.

Meliha Hanım ikili koltuğun sağ köşesinde oturuyordu. Bacak bacak üstüne atmış, dirseğini koltuğun koluna dayamış, yüzünü de eliyle kapatmıştı. Numan Bey hemen yanında oturuyordu. Meliha Hanım hiç istifini bozmadı, aynı şekilde oturmaya devam etti. Numan Bey ayağa kalkıp camın önündeki koltukları gösterdi oturmam için. Karşı karşıya tekli koltuklara oturduk, Meliha Hanım arkamızda kalmıştı.

50 yaşında, saçları gibi badem bıyığı da kırlaşmış, zayıf bir adamdı Numan Bey. Sol elini dizimin üstüne koyup, “Seni affediyorum!” dedi gülümseyerek. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Elini dizimin üstünde tutup bacağımı okşar gibi yaptı. Sonra da kulağıma eğilip fısıltıyla, “Hoşuna gitti mi?” dedi. Adamın normal olmadığı belliydi. Ben sessiz kalınca aynı soruyu tekrarladı. O zaman fısıltıyla, “Evet!” diyebildim.

“Güzel!” dedi elini çekip koltuğunda geriye yaslanarak. Parmaklarını birleştirip bir süre bana baktı gözünü kırpmadan. Süklüm püklüm oturuyordum. O an karıma yaptıklarını söyleyecek cesareti bulamadım kendimde. Hanife’nin gösterdiği tepk**en sonra söylememin de anlamı kalmamıştı zaten.

Yeniden öne doğru eğildi, elini dizime koydu tekrar. “Karın sana bir şeyler anlattı mı?” diye sordu. Başımı salladığımda, “Güzel!” dedi tekrar. Hemen ardından da, “Ben de karından memnun kaldım!” dedi. Hiç de samimi gelmeyen gülümsemesi vardı yüzünde bunu söylerken. Biraz daha öne doğru eğildi, elimi tutup, “O zaman ben senin karını, sen de benim karımı, anladın mı?” deyince kalbim küt küt atmaya başladı. Adamın sözleri karşısında bir an bayılacağımı sandım. “Ne diyorsunuz siz?” dediğimde, “Anlamadın mı yoksa?” dedi karşılık olarak.

“Yok, anladım, ama…” deyince, sözümü kesip, “Aması ne, açık açık söylüyorum işte. Sen benim karımı, ben de seninkini!” dedi eliyle de ‘sikmek’ anlamındaki herkesin bildiği hareketi yaparak. “Siz ciddi misiniz?” dediğimdeyse sorum onu rahatsız etmişe benziyordu. Sesini çıkartmadı. Onun yerine geriye dönüp sert bir sesle, “Meliha!” dedi. Meliha Hanım aynı şekilde oturmaya devam ediyordu o zamana kadar. Kocasının seslenmesiyle kalkıp yanına geldi. Ayakta duruyordu. Bana bakmıyordu, kızarmıştı yüzü.

Numan Bey başıyla bir hareket yapınca, pardesü ve eteğini kaldırdı yukarı. Küçük depoda yarı aydınlık yarı karanlık bir ortamda net göremediğim şey şimdi açık açık karşımdaydı. Meliha Hanımın süt gibi beyaz kalçaları, tertemiz tıraşlı amı önümde duruyordu. Görmeden siktiğim amı hafif kahverengi etli ve büyük dudaklara sahipti. Tüyden kıldan yana hiçbir şey yoktu bacaklarında ve kalçalarında. Dizlerinin altına gelen ince siyah çoraplar vardı ayağında.

Numan Bey yeniden bir işaret yapınca etrafında döndü. Şimdi götü karşımdaydı. Dolgun, beyaz göt yanakları iki yana ayrılmış gibiydi. Ortasında siyah derin bir yarık vardı. Yarağım sertleşmeye başlamıştı. Numan Bey karısının götünü avuçladı gülerek. Ardından da sert bir tokat attı götüne. Meliha Hanımın göt yanakları titredi bu tokatla, içerisi çınladı resmen. Ama kadından tek bir ses çıkmadı. “Geç otur!” dedi Numan Bey. Meliha Hanım ellerini çekti, pardesü ve eteği aşağı inerken aynı şekilde ikili koltuğa oturdu.

Numan Bey bacak bacak üstüne atıp, “Bu güzelliğin tadına doya doya varmak istiyorsan, sen de karınla konuş, onu ikna et, ikna etmekte zorlanacağını sanmıyorum zaten!” dedi. Ne diyeceğimi şaşırmıştım. Adam Hanife’yi sikecek, karşılığında ben de karısını sikecektim. Görüntüleri, yaşamları ile bu kadar zıt birilerini ilk defa görüyordum.

Daha sonra bir şey demeden yerinden kalktı. Yatağın yanındaki çekmeceyi açtı. Oradan bir miktar para alıp bana uzattı. “Al, bu senin. Daha fazlasını istiyorsan dediğimi yaparsın. Yapmazsan pılınızı pırtınızı toplayın siktirin gidin!” dedi sert bir sesle.

Parayı alıp tek kelime etmeden çıktım dışarı. Hanife mutfaktaydı. Allak bullak halimi görünce, “Ne oldu?” dedi telaşla. Hemen ardından da, “Yoksa kovdular mı bizi?” dedi sinirli ama ağlamaklı bir sesle. “Yok, kovmadılar!” dediğimde, “Ne oldu o zaman, söylesene!” dedi kolumu tutup. “Gel biraz, konuşalım seninle!” diyerek bahçeye çıkmasını istedim. Hanife peşimden bahçeye geldi, ağaçların arasında bir yere kadar yürüdüm. Bizi görmelerini, duymalarını istemiyordum.

Yanıma gelip, “Ne oldu be, deli misin, söylesene!” dedi. Cebimden parayı çıkarıp uzattım. Alıp saydı keyifle. 1000 liraydı. “Nerden aldın bunu?” diye sorunca, “Numan Bey verdi!” dedim. “Niye, ne için?” diye sordu merakla. Nasıl söylesem, nasıl söylesem diye daha fazla uzatmamın bir gereği yoktu. Pat diye gerçeği söylemek en iyisiydi. “Seni sikmek istiyormuş, onun için verdi!” dediğimde ağzı açık halde bakakaldı.

Derin bir nefes alıp, “Onun için verdi, seni sikmek istediğini söyledi, onun için çağırmış yanına!” dediğimde, “Tövbe tövbe, bu nasıl bir adammış böyle?” dedi. Ancak elindeki para onu mutlu etmişti. “Sen ne dedin?” diye sordu. Bir sigara yaktım, birkaç nefes çektikten sonra, “Söylesene, sen ne cevap verdin?” diye yeniden sordu. “Bir şey demedim. Sen zaten kararını vermişsin, ne yapıyorsan yap!” dediğimde küçük bir şaşkınlık yaşadı.

Ama kolayca geçti şaşkınlığı. “Elbet ya, ben biliyorum ne yapacağımı. Sana kalsa açlıktan nefesimiz kokacak!” dedi. Kendini Numan Beye siktirmeyi kafasına koymuştu bir kere. Ben ne desem de bunu yapacaktı. Onu sevdiği, beğendiği için değildi elbette, para için yapacaktı bunu.

“Ama başka bir şey daha var…” dediğimde, “Neymiş?” dedi. Parça parça konuşmam onu kızdırdı. Omzuma vurup, “Konuşsana be, dilini mi yuttun?” deyince, Ben de onun karısını sikecekmişim!” dedim. Hanife’nin yüzü garip bir hal aldı. Kekeleyerek, “Ne dedin?” diye sordu. Anlamamıştı sanki. “Ben de onun karısını sikecekmişim karşılık olarak. O seni sikecek, ben de Meliha Hanımı. Eğer kabul ediyorsanız edin, yoksa siktirin gidin dedi bana. Şartı buymuş!” dediğimde Hanife bir elini ağzına götürdü.

“Sen ne dedin?” diye sordu. “Bir şey demedim, ama kabul etmeyip de ne yapacağız?” dediğimde, “Seni parçalarım vallahi, öyle bir şey yaparsan seni gebertirim!” dedi. Kendisinin adamla sikişmesinde sorun yoktu, ama benim kadınla sikişmeme gelince delirdi. Koluma sertçe vurup, “Seni gebertirim öyle bir şey yaparsan!” dedi yine.

Ona Meliha Hanımı sikerken yakalandığımızı söyleyemezdim. Bunu bilmemesi en iyisiydi. “Geri zekalı, anlamadın herhalde? Adam sadece seni sikmek istemiyor. Benim de karısını sikmemi istiyor. Yoksa diyor, siktirin gidin. Anlamıyor musun, kafan basmıyor mu?” dedim öfkeyle. Sinirden deliye dönmüştü. Elindeki parayı sıkı sıkı tutuyordu. Öyle ki, (İstemiyorum, buradan gidelim!) diyeceğini sandım, ama yanıldım. “Bana bak, o karıya takıldığını, aklının gittiğini görmeyecem, öyle bir şey olursa seni gebertirim!” dedi dişlerini sıkarak.

“Ulan kancık, kıskançlığın mı tuttu şimdi?” dedim alay ederek. “Ben diyeceğimi dedim, aklın gönlün kaymasın sakın, yoksa seni gebertirim!” dedi yine. “E, sen adamla sikişirken iyi de, ben yaparken mi kötü?” dediğimde, “Salak, ben adamı seviyor muyum, para için yapıyorum, sen de başka türlü bir şey yapmayacaksın, anladın mı?” dedi öfkeyle. Ardından da parayı şalvarının kalın lastiğine sıkıştırıp eve doğru yürüdü.

Numan Beyin teklifini kabul etmiştik. Başka da yapacak bir şeyimiz yoktu zaten. Eve geçip odalarının kapısını çaldım. Numan Bey biraz sonra kapıyı açtı, yüzümden ne diyeceğimi anlamış gibi gülümsedi. Fısıltıyla, “Tamam, kabul ediyoruz!” dediğimde, elini omzuma koyup, “Aferin!” dedi sırıtarak. Sonra da bir şey demeden kapıyı kapattı.

Yeniden aşağı indim. Hanife yemeği pişirmiş, sandalyede oturuyordu. Yanına gittiğimde, “Nasıl olacakmış peki?” diye sordu. “Bilmiyorum, bir şey demedi. Teklifi kabul ediyoruz dedim, o da bir şey demedi. Bu adam normal biri değil Hanife. Ne gelenleri var ne gidenleri. Bunların da bir yere gittikleri yok. İlk karısı da kim bilir niye bırakmıştır bunu?” dediğimde, “Ne bileyim niye bırakmıştır. Umurumda da değil, ben alacağım paraya bakarım!” dedi.

“Hay sana da, parana da!” diyerek bahçeye çıktım. Havuzun yanına gittim. Su daha da azalmıştı. İçi yapraklarla, otlarla ve rüzgarın savurup getirdiği başka şeylerle dolmuştu. Bir sigara yakmış içiyordum. Dalmıştım ki arkamdan karımın da sesi geldi. Yanıma geldi çekine çekine. Yüzünün hali değişmişti. “Ne oldu?” diye sorduğumda, “Numan Bey beni çağırdı!” dedi. Yutkundum, “Bir şey dedi mi?” diye sordum. “Yok, Meliha Hanım merdivenin başından seslendi sadece!” dedi.

14 yıllık karım başka bir adamla sikişecekti. İkimiz de her şeyi kabul etmiştik. Bu saatten sonra da yapacak bir şeyimiz yoktu. Hanife şalvarının lastiğine sıkıştırdığı parayı bana uzattı. “Sende kalsın, düşürürüm falan!” dedi. Yukarı çıkarken en büyük korkusu parayı düşürüp kaybetmekti. Ben parayı alırken o arkasını dönüp gitti. Karımın götü çiçekli şalvarının altında sağa sola oynuyordu. Numan Bey ile sikişmeye giderken benim aklıma gelen sadece Hanife’nin götüydü…

Parayı cebime koydum. O yukarı giderken bir sigara daha yaktım. Ama daha bir nefes çekmişken, “Tahsin!” diyen Meliha Hanımın sesi ile irkildim. Bahçeye açılan kapının önündeydi, eliyle yanına gitmemi işaret etti. Sigarayı atıp yavaş adımlarla gittim yanına. Elimi tuttu, “Senden çok hoşlandım, senin de benden hoşlanmana sevindim!” dedi. Yanağımdan öptü, ardından da elimi tutup halen çıkartmadığı pardesüsünün altına soktu.

Elimin altında dolgun kalçasını hissedince ister istemez heyecanlandım. Bir süre elimi tutup kalçalarını okşamamı istedi. Ardından da, “Hadi yukarı gidelim!” dedi gülümseyerek. Bahçe kapısını ve dış kapıyı kilitlememi istedi öncesinde. Dediğini yaptıktan sonra elimden tutup merdivenlerden çıktık.

İkinci katın sahanlığında durup, “İçeri bakmak ister misin?” dedi kendi yatak odasını göstererek. İçerden ses seda gelmiyordu. Meliha Hanım izlemek isteyip istemediğimi sordu yeniden. “Hayır, yukarı gidelim!” dediğimde, “Tamam, sen bilirsin!” diyerek önüme düştü. Üçüncü kata çıktık. Bizim kaldığımız odaya girince Meliha Hanım kapıyı kilitledi. Pencerelerde kalın tüller vardı perde yerine. İçerisi yavaş yavaş çökmeye başlayan akşam nedeniyle hafiften loş bir hale bürünmüştü.

“Beni senin soymanı istiyorum!” dediğinde yutkuna yutkuna gittim yanına. Gülümseyerek bakıyordu bana. Başındaki büyük türbanı kendi açarken ben de pardesünün düğmelerini açtım tek tek. Altına siyah bir gömlekle siyah pileli uzun bir etek giymişti. Gömleğin düğmeleri memelerinin şişkinliği ile birlikte kopacakmış gibi gergindi. Pardesüyü çıkardım üstünden, sandalyenin üstüne koydum. O da başını açmıştı. Uzun, beline inen boyalı sarı saçları vardı. Böyle bir kadının saçlarının boyalı olması garibime gitti, ama garibime giden o kadar çok şey vardı ki, bu onların yanında önemsizdi.

Başı açık haliyle çok değişik ve farklı bir güzelliğe bürünmüştü Meliha Hanım. Teninin beyazlığı ve temizliği sarı saçları ile uyumluydu. Siyah gömleğinin düğmelerini açarken kendisi kollarını iki yana açmıştı. Düğmeleri açtığımda beyaz sutyeninin taşımakta zorlandığı şişkin memeleri göründü. Karım dantelli sutyenleri ve külotları olduğunu söylemişti, ama üzerinde alelade beyaz bir sutyen vardı. Küçük depoda çıkardığı beyaz külotu da pazar malı pamuklu külotlara benziyordu. Gömleği de tamamen açtığımda eteği ve sutyeni ile kaldı. Yine bir şey söylemeden gülümsemesine devam ediyordu.

“Arkanı dönsene!” dediğimde yavaşça döndü. Sutyenin izi sırtında çıkmıştı. Eti dolgun ve sıkıydı. Bu da sutyenin iz yapmasını kolaylaştırmıştı. Gergin ve kopacakmış gibi görünen kopçayı açmak için bir süre uğraşmam gerekti. Karımın sutyen kopçalarını zaman zaman kapatır, ya da açardım, ama bu kadar zorlanmazdım. Meliha Hanımın dolgun vücudu nedeniyle biraz zorlandım. Ama sonunda başardım.

Sutyenini tutup sandalyenin üstüne fırlattı, benden yana döndü. Memeleri çıplak halde karşımdaydı. Karımınkilerden daha büyük daha beyaz ve uçları daha etli, pembeydi. Müthiş bir güzellikti bu. Pembe meme başları biraz tomurcuklanmış gibiydi. Bembeyaz biçimli ve yuvarlak karnının ortasında minik bir delikten ibaretti göbeği.

Yarağım kot pantolonun altında hareketlenmeye, oynamaya başlamıştı kendi kendine. Depoda tamamlayamadığım işi şimdi yatakta, üstelik karımın yatağında tamamlayacaktım. Ancak 31 çektiğim için yarağım kalkacak mıydı yeniden? Meliha Hanıma mahcup mu olacaktım yoksa? Kafam bu sorularla doluydu, halimi anlamış olmalıydı ki, “Neyin var, niye böyle düşüncelisin?” diye sordu.

Cevap vermek yerine eteğini lastiklerinden tutup indirdim. Aşağıda kocasının yanında kısa bir süre gördüğüm tıraşlı etli amı santimlerle karşımdaydı. Diz altına gelen ince siyah çoraplarını çıkardığımda anadan doğma bir hale gelmişti sonunda. Cevap vermemi beklemeden yatağın üstündeki örtüyü ve altındaki kalın battaniyeyi açtı.

Yatağa uzanırken, “Hadi, sen de soyunsana!” dedi. Üstümdekileri çıkartırken gözlerini bir an olsun üstümden ayırmadı. Külotumu indirip yarağım ortaya çıktığında gözleri aşağı kaydı. “Hımmm!” dedi dudaklarında belli belirsiz bir gülümsemeyle. Bunun ne anlama geldiğini anlayamadım. Tamamen çıplak kaldığımda yanına uzandım. Ancak aklım halen yarağımın kalkıp kalkmayacağındaydı. Bu hali ile onu sikemezdim.

Omzuma koydu sağ elini, “Neyin var, nedir bu halin?” deyince meseleyi anlattım. Dudaklarımın kenarına bir öpücük kondurup, “Genç ve güçlü bir erkeksin, yeniden ereksiyon olmana engel bir durum yok. Hatta boşalmış olman daha iyi, erkenden boşalmanı önlemiş olur!” dedi. Bunları söylerken omzumdaki eli yarağıma kaymış, onu kavramıştı. “Hadi şöyle uzan!” dedi.

Heyecandan her yanım zangır zangır titriyordu. Hanife aşağıda ne yapıyordu? Numan Bey sikmeye başlamış mıydı, yoksa sevişme aşamasında mıydılar? Acaba o da beni düşünüyor muydu? Meliha Hanımın aşağı kayıp dizlerinin üstünde çömeldiğini ve yarağımı emmeye başladığını fark etmem gecikti bu düşünceler nedeniyle.

Sol eli karnımda, kalçalarımda gezerken sağ eliyle taşaklarımı tutmuş, yarağımın kafasını etli pembe dudaklarının arasına almıştı.

[Tahsin]

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Genel içinde yayınlandı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir