ÖZGE YENGEM DEVAM HİKAYESİ BÖLÜM: 5

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Anal

ÖZGE YENGEM DEVAM HİKAYESİ BÖLÜM: 5
Selin hazırlanmış, mini bir etek ve bluz giymişti üstüne. Hamza’nın kıyafetlerini, mamalarını bezini vs. çantaya koymuş bana uzattı. Hamza’yı Zeki kucaklamış, çanta elimde annemin kapısını çaldık;

– Anne Hamza’ya bakar mısın? Selini de alıp gezmeye gideceğiz biz.
– Tabi oğlum ver…

Hamza’ya şirinlikler yaparak kucakladı annem.

– Hadi gidebilirz.

Selin;

– Size gerçekten çok teşekkür ederim.

Zeki;

– Ne teşekkürü ne güzel işte, hep beraber gezecez hadi bana takılın hayatınızı yaşayın…

Zeki arabanın anahtarını sallaya sallaya merdivenlerden iniyordu. Seline baktım ve adam olmaz bu çocuk gibisinden kafamı salladım. Selin önümde ben arkadan iniyordum. Kızın manken gibi fiziği vardı resmen. Selin Zeki’nin arabasını görünce çok şaşırmıştı resmen.

Selin;

– Zeki arabana çok şekermiş.
– Öyledir senin kadar şeker olmasa da.

Arabaya bindik ve turlamaya başladık, ilk rotamız düden şelaleleri idi. Oraya gittiğimiz de selin hayranlıkla çevresine bakıyor. Fotoğraf çekilmek istiyordu;

– Çocuklar fotoğrafımı çeker misiniz?

Zeki;

– Ooo o işten en iyi hacı gülle anlar. Ben güzel çekemiyorum.

Ben ulan zeki ulan zeki diye söylenirken Selin geldi ve küçük çocuk heyecanı ile telefonunu uzattı bana poz vermek için ilerliyordu, zeki birden ekranda duran galeriyi açtı ve kaş göz işaretleri ile bakmamı söylüyordu resimlere. Selin seslendi;

– Ben hazırım.
– Tamam çekiyorum poz ver bakalım.

Galeriden çıktım ve fotoğrafını çektim birkaç tane. Nasıl olmuş diye koşarak yanıma geldi. Çok beğendi fakat şelaleyi de almamı istedi ve tekrar gitti. Zeki yine kaş göz yapmıştı. Açtım galeriyi zekiye bakıyordum yanımdan, sinir olmuştu ne dediğini anlamamıştım. Selin tekrar seslendi hazırım diye ve fotoğraflarını çektim. Teşekkür ederek aldı telefonu elimden. Birlikte yürüyorduk Zeki kolumdan tutup çekti.

– Ne salak adamsın amk
– Lan ne oldu amk yırttın kendini?
– Özel fotosu var mı yok mu bak diye açtım.
– Nasıl bakayım ona amk?
– Hiç işi bilmiyosun hiç izle abini.

Zeki Selin’ seslendi.

– Selin…
– Efendim Zeki?
– Telefonunu alabilir miyim benim kinin kamerası buğulu çekiyor, seninki güzel birkaç doğa fotoğrafı çekip atmak istiyorum kendime. Babaanneme göstericem.
– Olur tabi buyur.
– Teşekkür ederim…

Zeki telefonu alıp gelmişti yanıma. Sağın solun resmini çekiyor gibi yapıp galeriyi açtı ve resimleri yanımda incelemeye başladı. Göz ucuyla arada ona bakıyordum. İlerlemeye devam ettik. Selin önden gitmeye devam ediyordu. Zeki aha diye bağırarak yanıma geldi.

Zeki;

– Vay amk vay şuna bak lan!
– Ne o?

Selin oradan seslendi?

– Ne oldu Zeki?
– Hiiç çok güzel resim çektim de Kuzey’e gösteriyordum.
– Hani bende bakayım güzelse bende paylaşırım…

Zeki telaş yapmış hemen galeriyi kapatıp, bir resim çekmişti öylesine. Selin ikimizin arasına girip fotoya bakmaya çalışıyordu.

– Hani bakayım?

Zeki inek şaban gibi surat ifadesi ile gülüyor Bize fotoyu gösteriyordu. Ama ortada fotoğraf yoktu. Bulanık bir şey çekmişti. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

Selin;

– Hani nerede fotoğraf?
– Burda?
– Zeki bu fotoğraf bulanık?
– Tüh ya çektim sandım. Çekmemişim neyse bir daha deneyeyim.

Selin yanımızdan uzaklaşmış ileride gidiyordu yine. Zeki tekrar galeriyi açtı suratıma gülerek. Oda ne? Selin’in çıplak fotoğrafıydı bu. Boydan çırılçıplak vücudu ışıldıyordu resmen. Bembeyaz teni, iri göğüsleri ve iri göğüs uçları vardı. Pürüzsüz denebilecek bir ama sahipti. Sanki hiç yarrak yememiş gibi etli, şiş ve kapalı bir amı vardı. Zeki ‘’yaaaaa’’ dercesine böbürleniyor bana bakıyordu. Sonra telefondan galeriden falan çıkış yapıp birkaç fotoğraf çekti. Telefona benim numaramı, kendi numarasını kayıt edip whatsapp grubu kurdu. Resimleri oradan attı. Ve seline verdi.

– Selin teşekkürler şekerim whatsapp grubu kurup attım resimleri bize sorun olmaz değil mi?
– Hayır ne sorunu iyi yapmışsın. Rica ederim. Hadi çay içelim şurada.
– Olur hem laflarız.

Ben o manzarayı gözlerimden silemiyordum. Zekinin kolundan tutup çektim.

– Oğlum o neydi lan öyle?
– Sabah beri sana kaş göz ediyorum daha ne cevherler vardır bu kadında.
– Zeki uyuyan yılanı uyandırdın amk.
– Komşuda pişen bize de düşer mi hacı gülle?
– Laflara bak laflara yürü len.

Kafasına vurdum ve oturduk kafe tarzı bir yere. Çaylarımız gelmişti. Çay kaşığını yere düşürüne almak için eğildim. Bulamıyordum kaybolmuştu resmen. Sandalyemden kalkıp çömelir vaziyette masanın altına baktığımda, karşımda Selin’in ayrılmış bacaklarının arasından sarı bir şey ışıldıyordu. Hafifçe bacaklarını araladı ve, önü tamamen dantelli, incecik ipliği olan, iki am dudak arasına girmiş, kabarık amı karşımdaydı. Kafamı masaya çarparak kendime gelebildim.

Selin;

– Ay iyi misin kuzey?

Zeki;

– Koca kafa o bir şey olmaz ona.

İyiyim iyiyim, buldum kaşığı diye söylendim masa altından. Sanki baktığımı anlamışçasına bacak bacak üstüne attı ve kapattı manzarayı. Zeki yeni kaşık getirmesi için garsona el hareketleri yapıyordu. Oturdum çaylarımızı içtik sohbet muhabbet, biraz daha gezme derken akşam etmiştik saati. 8 civarında Zeki bizi evimize bıraktı ve kendisi Babaannesine gitti. Selin teşekkür yağmuruna hem bizi, hem de annemi tutuyordu çocuğa baktığı için. Kapı önünde biraz daha lafladık ve evine girdi. Bende kendi evime girip hemen duşa attım kendimi. 31 çekmeye yeltendim. Yeltenmedim değil. O amı sikmek dururken, 31 çekesim hiç yoktu. Numarası vardı artık whatsapp grubundan kalma. Mesaj atacaktım ona. Hemen hızlıca duşumu alıp çıktım. yatağıma uzandım bornozumla ve telefonu elime aldım. Benden önce o davranmış mesaj atmıştı.

Selinden gelen mesaj;

‘’bugün hayatımda geçirmediğim kadar eğlenceli bir gün geçirdim tekrar teşekkür ederim’’

Bunu gruptan da yazabilirdi. Sonuçta Zeki davet etti ama bana özel mesaj atmıştı. Az çok niyeti belliydi. Bende hemen geri mesaj attım;

‘’Bundan sonra sık sık tekrarlayabiliriz istersen benim içinde iyi oldu seni daha yakından tanıma fırsatı buldum’’

Hemen görmüştü mesajı cevap yazdı;

‘’Olur tabi seve seve…’’

Saat 9’a gelmiş havaya karanlık çökmüştü. Yemek yiyeceğimi söyledim ve çıktım whatsapptan. Yemeğimizi yedik ailece sohbeti derken saat 11 olmuştu bile. Herkes salonda oturuyordu. Birden patlama sesi geldi ve elektrikler gitti. Annem ve kardeşim çığlık atmıştı. Her yer zindan gibi karanlık olmuştu. Balkona çıktım mahallede en ufak bir ışık yoktu. Yanık kokusu geliyordu. Kafamı çevirdiğimde karşı sokakta trafo patlamış kablolar yanıyordu. İçeriye gittim ve trafo patladığını söyledim. Telefonum çalıyordu. Odamdaydı. Karanlıkta zor da olsa odama gitmiş, telefonun ışığını görünce kim arıyor diye baktığımda selin arıyordu.

Selin;

– Kuzey merhaba evdesindir umarım

Sesi çok tedirgin geliyordu.

– Evet evdeyim de bu ses tonun ne böyle?
– Çok korktum Kuzey.
– Ha ya korkma trafo patlamış.
– Ondan değil benim karanlığa karşı fobim var. Çok korkuyorum lütfen gel. Aklıma tek sen geldin arayacağım ne olur gel.

Ağlıyordu. Annemler de yatmak için telefonların flashını açmış odalarına çekiliyordu. Hiçbir şey demeden çıktım evden yan dairede Selin’in ziline bastım. Korkudan boynuma sarılmış. Telefonun ışığıyla zor görüyorduk birbirimizi. İçeriye geçtim. Hamza ağlıyordu. Seline sarıldım omzundan ve korkmaması gerektiğini, mum olup olmadığını sordum. Yok diyebildi. Telefonun ışığını yaktım bende. Eli ayağı titriyordu. Beyaz askılı giymiş, Hamzayı doyuracam derken üstünü bile ıslatmıştı. Göğüs uçları belli oluyordu. Diyeceksiniz o karanlıkta nasıl gördün amk telefonun flashını üstüne tuttuğumda daha da belirginleşmişti. İtfaiye sirenleri aydınlatıyordu evin içini. Selin Hamzay’ı yatırmaya çalışıyor bende ayakta kapıda onu izliyordum. Hamza zor bela uyumuştu. Selin ayağa kalktı ve yanıma geldi. Kapı önünde kısık sesle konuşuyor teşekkür ediyordu. Elinden tuttum salona götürdüm.

– Hamza uyanmasın. Daha iyi misin?
– Evet iyi ki varsın…

Boynuma sarılmıştı. Neredeyse çıplak şekilde göğüsleri bana temas ediyor, önü ıslaktı. Geriye doğru çekildi ve askılısını buruşturdu. Sirenin ışıklarıyla görmeye çalışıyordum göğüslerini. Gerçekten çok büyüklerdi.

– Bu şekilde rahat edemezsin değiştir istersen.
– Off karanlıkta nerden bulacam şimdi.
– Ben sana ışık tutarım telefonla gel.

Odasına gitmiştik. Telefonun ışığını açtım. Çekmecesini açtı, külotları, sütyenleri, askılıları aynı yerde, gözlerimin önündeydi.

– Of mahremiyetim gitti şuan.

Kısık sesle gülüyordum.

– Üstünde gördüm sanki, mağaza vitrini gibi duruyorlar.
– İyide nasıl giyinecem ben şimdi?
– Ha çık diyorsun peki…

Telefonla birlikte odadan çıkıyordum arkamdan seslendi.

– Kuzey…. Kuzey! Kuzey diyorum bağırtma beni Hamza uyanacak. Tut şu ışığı.

Tekrar ona doğru döndüm ve ışığı tuttum. Bir askılı aldı yeşil renkte ve ayağa kalktı.

– Gözlerini kapat.
– Peki.

Gözlerimi kapatmıştım.

– Elinle de kapat.
– Telefonun ışığını gözüme mi sokayım Selin?
– Tek elinle kapat o zaman.
– Allahım ya.

Söylenerek dediğini yaptım. Flash ışığını da ona doğru tuttum. Soyunma sesi geliyordu. Ama dururmuyum hiç, parmaklarımın arasından, hafifçe gözümü açıp dikizliyordum karanlıkta nereden görecekti. Sırtı bana dönüktü. Pürüzsüz beyaz bir teni vardı. Dapdar askılıyı geçirdi üstüne sonra yüzünü bana doğru döndü, saçlarını toplamak için kollarını kaldırdığında muhteşem göğüs uçları askılıyı yırtarcasına belirgindi. Tekrar kapattım gözlerimi:

– Bitti mi artık başım döndü karanlıkta?
– Açabilirsin.
Gözlerimi açtığımda direk göğüslerine odaklanmıştım ki tam da o anda telefon kapandı. Şarjım bitmişti.

Selin;

– Işığı neden kapattın?
– Şarj bitti.
– Off off şu sabah olsa.

Selin’e doğru yaklaştım artık iyice o görüntüler beni azdırmıştı, kendime hakim olamıyordum resmen. Yanına doğru gittim ve saçlarını elime dolayıp dudaklarına yapıştım. Mırıldanıyor, Kuzey ne yapıyorsun? Demeye çalışıyor fırsat vermiyordum. Yatağın yeri bile gözükmüyordu. Ayakta deliler gibi öpmeye başladım dudaklarını. Konuşmasına fırsat vermiyor, konuşmaya çalıştıkça ısırıyordum dudaklarını. Eliyle itmeye çalışıyor, o itmeye çalıştıkça daha fena öpüyor, göğüslerini sıktırıyordum elimle. Bir süre böyle savaş verdik yorulmuştu. Dudaklarımı çektim dudaklarından. Gözlerimiz karanlığa alışmış, etrafı az çok seçebiliyordu. Selin derin derin nefes alıp veriyordu. Yüzüme baktı ve kendisi yapıştı dudaklarıma. Ayakta öpüşerek. Yanı başımızda duran yatağa oturduk. Oturduğumuz yerde Selin’in askılısını çıkarttım. Göğüsleri elime sığmıyordu. Oda benim tişörtümü çıkartmış. Omuzlarıma vurup sırt üstü yatırmıştı beni. Üstüme çıktı ve boynumu yalamaya başladı. Kadın çok iştahlıydı resmen. Boynumdan göbeğime kadar yalayarak indi ve yatağın ucuma çömeldi. Şortumu sıyırıp aldı. Kazık gibi olmuş sikim karnıma çarptı. Eliyle sikimi kavradı ve aç kalmış aslan gibi emmeye, yalamaya başladı. Buna yalamak denemezdi. Somuruyordu resmen sikimi. O beni yaladıkça, kafamda şimşekler çakıyordu resmen. Uzun zamandır seks hayatım olmadığı, durakladığım için, tarif edilemez zevk veriyordu bana. Bir süre yaladıktan sonra dayanamadım artık ve saçlarından tutup kendime doğru çektim. Yatakta oturdum ve kucağıma aldım kendisini. Eliyle memelerini tutuyor, onları emiyor, ısırıyor, vakumluyordum. Resmen cinsel açlığımı doyuruyordum selin ile birlikte. Uçlarını ısıra ısıra emiyordum memelerini. Sırt üstü uzandım ve kafama doğru hareket etti kendisi. Giydiği kapri tarzında uzun şortu sıyırıp aldım altından. O sarı tangası duruyordu yine üstünde. Tangasını sıyırıp o tatlı mı tatlı, sırılsıklam olmuş, tertemiz mis kokulu amcığını yalamaya başladım. Size yemin ederim lokumdan farkı yoktu. En ufak kıl, tüy bulamazsınız. Dudaklarıma batan hiçbir kıl yoktu. Dilimi arasına sokup gezdiriyor, zevten onu kıvrandırıyordum. Suratımdan kalktı ve kucağıma oturdu tekrar eliyle sikimi tuttu amına hizaladı. Üstüne oturmaya çalışıyor fakat başaramıyordu. Bir kız gibi amı daracıktı. Derin nefesler alarak, zorda olsa yarısına kadar almıştı. İçerisi cehennem ateşi gibi kavruluyor, am sularının sikimden taşşaklarıma süzüldüğünü hissediyordum. Sıcak, sıcak akıyor, sikim resmen uyuşmuş o amcığın kavramasından içinde gidip geliyordu. Artık derin nefes alıp vermeler, yerini zevke bırakmış. Üstümde oturup kalkıyordu. Hafif hafif inlemeye başlayınca ve sikimin uyuşukluğu geçip, o amda git gelleri hissetmey başlayınca, belinden tutup sırt üstü yatırdım. Bacaklarını havaya kaldırdı. Öpüşürken sikimi am deliğine sokmaya çalışıyordum. Acemileşmişiz, eliyle tutup am deliğine götürdü sikimi. Belimden destek alarak sokup çıkarmaya, daha derinlere girmeye onu hissetmeye başlamıştım. Nefes alış verişi yüzüme sıcak sıcak yansıyordu. Terlemiş, terlerimiz birbirine karışmıştı. Git gide hızlandım. Taşşaklarımın amına vururken çıkardığı ses, gecenin karanlığında yankılanıyordu. Kafamı tuttu, inleyerek

– Yavaş Hamza uyanmasın bu zevkten mahrum kalmak istemiyorum.

Onu dinlemiyordum yavaş dedikçe daha da köklüyor, hızlı hızlı gidip geliyordum. Yaklaşık 5 dakika bu şekilde siktikten sonra, kasılmaya, amı iyice daralmaya başladı. Artık hızlı gidip gelemiyor, yavaş tempo tutuyordum. Resmen nefesi kesilmişti. İnliyordu kısık seslerle. Biraz gevşedikten sonra aynı pozisyonu hiç bozmadan hızlıca devam ettim. 10 dakika geçmedi ki içinden çıkmadan tüm döllerimi amına akıtmış, üstüne amele sümüğü gibi yapışmıştım kadının. Derin derin nefes alıyor, altımdan kaçmaya çalışıyordu. İzin vermedim. Boşaldıktan sonra üstünden kalktım. Amından akan dölleri silecek bir şey bakınıyor, karanlıkta nafile bulamıyordu. Belinden tuttum ve domalttım. Sikim hala kazık gibiydi. Nasıl olmasın nereden baksan 1 sene boş viteste duruyordu. Selini domaltıp sikmeye devam ediyor, bir yandan konuşuyordum;

– Bugün çay içerken kaşık düştü ya

İnleyerek kısık sesle cevap veriyordu;

– Ahh evet ohh!
– Bu sarı tanganı görünce masanın altından amını yalayasım geldi.
– Ohh harika olurdu keşke öyle bir şey yapsaydın.
– Birde Zeki resim çekerken telefonu aldı. Kimlere çıplak fotolarını atıyorsun sen?

Kalçasına öyle bir tokat attım ki yankı yapmıştı ses, canının acısıyla yüz üstü uzandı yastığa kafasını gömüp çığlık atıyordu resmen. Ben durmadım saçlarını tutup çektim canını yakarak ve tekrar soktum amına. Yatağa gömerek sikiyordum ve sormaya devam ediyordum.

– Kime diyorum? Kimlere atıyorsun? Kimlerle sikişiyor? Kimlerle boynuzluyorsun kocanı? Yoksa bu kadar iyi seks yapar mısın? Ben bile bir sene içinde am deliğinin yerini unutmuş, hizalayamadım. Kime siktiriyorsun kendini sen?
Kalçalarına tokat atarak sikiyordum. Eliyle, kalçasını kapatıyor hem acıdan hem zevkten yastığa gömülü şekilde böğürüyordu.

– Kocan orada direksiyon sallasın, sen gel burada amını siktir millete.
– Oda geldiğinde sikseydi. Ayrıca kimseye siktirmedim. O yüzden bu kadar azgınım.
– Demek siktirmedin. Fahişe gibi sikişmeyi nerden öğrendin bakayım?
– Porno siteleri sağolsun. Amıma salatalık soka soka oradan öğrendim.
– İyi iyi orospu olmadığına sevindim.

Birden altımdan kaçıvermiş, doğrulup tokat atmıştı. Sonra omuzlarımı itip, üstüme çıktı amını sikime sürterek;

– Bundan sonra sadece senin orospun olabilirim ama…

Belinden tutup kaldırdım amına sikimi sokup sokup çıkartmaya başladım. Saçlarını geriye atıp, hafif tempo ile bana destek oluyor, zevkten inliyordu.

– Elin karısını karım yapacak değilim. Orospum olacaksın tabi. Ne zaman gelecek gavat kocan? Anlamıyorum nasıl sikmeden gidiyor bu güzel amcığı?
– Adam ev yüzü görse sikecek aslında? Ama eve gelmiyor ki, kim bilir nerede şuan. En az 6 ay sonra gelecek. Geldiğinde küçük sikini amıma sürtüp boşalacak ve öküz gibi böğürüp inecek tepemden.

Belinden tutup sırt üstü yatırdım tekrar. Bacaklarını açtım ve amcığını yalamaya başladım. Elimle am sularını göt deliğine sürüyor. Bacaklarını iyice ayırıp, fındık kadar olan göt deliğini yalıyordum. Zevkten kalçasını hareket ettiriyor, o öyle zevk aldıkça amına parmağımı sokup sadece göt deliğini yalıyordum.

– Bu götünü de genişleticem senin.
– Hayır olmaz asla.
– Seni öyle bir sikerim ki aslaymış. Şimdi yapardım da çok dar. Amının zevkini çıkartmak istiyorum.
– Olmaz Kuzey eşim anlar.
– 6 ay var demedin mi? 6 aya kadar am deliğin ile göt deliğin bir olacak senin.

Tekrar göt deliğine yumuldum. Parmağımı sokmaya çalışıyordum yemin ederim o bile girmiyordu. Bir güzel yaladıktan sonra üstüne doğru çıktım. göğüslerine oturup ağzına verdim. Deliler gibi yalıyordu. Altımdan kalktı ve sırt üstü oturttu beni. İki eliyle sikimi kavrayıp ağzına almaya başladı. Saçlarıı okşuyor, o karanlıkta onu yalarken izlemeye çalışıyordum. Gözlerimin içine bakarak yalıyor, alabildiğince ağzına alıp çıkartıyor, bir yandan taşşaklarımı ovalayıp, bir yandan sikimi okşayarak yalıyordu. Sikimde dilini gezdirdi ve taşşaklarımı ağzına aldı. Somuruyor, eliyle 31 çekiyordu. Bir süre yaladıktan sonra tekrar ağzına aldı. Geleceğimi hissetmiştim. Saçlarından tutup çekmek istedim. Elimi tutup itti. Ağzına alabildiğince aldı. Ben tam boşalmaya başlayınca ağzından çekti ve tüm döllerim ağzının içine, suratına fışkırmaya başladı. Ağzını açmış, içinden akan döller sikimden süzülüyordu. Tekrar ağzına aldı. Son damlasına kadar emdi ve ağzından içeriye aktı gitti hepsi. Yüzünü sildi eliyle ve yanıma uzandı öylece. Yarın pazartesi iş günüydü ama kimin umrunda saat gece 5 olmuş biz yorgunluktan öylece sızıp kalmıştık…

Güneş ışığının pencereden yüzüme vurmasıyla uyandım. Gözlerimi araladım, sağıma doğru döndüğümde vücuduma ıslaklık temas ediyordu. Yataktan kalktım yatak su içerisindeydi. Belirli noktalarda hala ıslaklık var, üstüm başım çırılçıplak, kasıklarım Selinin am suyuyla kurumuştu. Yattığım yerden kalktım ve boxerı üstüme çektim.

– Seliiin?
– Gel Kuzey kahvaltı hazırladım.
– Duşa girmem lazım.
– Tamam canım gir gel.

Evler aynı olduğu için girdim suyun altına bir yıkandım. Boxerımı giyip odaya geçtim giyindim. Selin yanıma gelmiş. Kapıdan beni izliyordu.

– İşe geç kaldım saat kaç?
– Saat 8,20 şuan
– Acele etmezsem çok geç kalıcam.

Apar topar giyinip selinin yanına gittim. Beline sarıldım ve dudaklarını öptüm.

– Akşam gelirim yanına.
– Tabiki geleceksin.

Şuna bak şuna alıştı bir günde diyerek kalçasına vurdum. Dış kapıya kadar dudaklarımı bırakmadı. Tam kapıyı açtı çıkıyordum halam bizim zile basarken göz göze geldik. Selin mahcup bir şekilde selam verdi içeriye girdi kapıyı yüzüme kapattı. Halam dik dik bana bakıyordu.

– Hayırdır?
Dedi el işareti ile.

– Ya elektrikler yok zile basma boşuna trafo patladı.
– Bende diyorum niye zil çalışmıyor.
– Evet Selin de yalnız ya korkmuş yanında kaldım.
– Hımmm….

Halam dikkatli gözlerle bana bakıyordu. Yanıma yaklaştı ve çenemi tutup kafamı sola doğru çevirdi.

– Kavga mı ettiniz oğlum?
– Nasıl hala?
– Kavga mı ettiniz? Dövdü mü senin boynun morarmış, çiziklerde var.

Tedirgin olmuş, ne diyeceğimi bilemedim. Elimle boynumu ovalıyor, ovaladıkça canımı yakıyordum. Halam yüzüme bakmadı. Kapıyı sinirli bir şekilde vurarak çalıyordu. Arkasında bekliyordum…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Genel içinde yayınlandı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir